Bademlik Tasarım Festivali, bu yıl "RE-/" teması ile 25 - 27 Nisan tarihleri arasında Eskişehir'de gerçekleşecek.

Bademlik Tasarım Festivali 2013’te Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde bir grup öğrencinin başlattığı atölye çalışmaları, konser, tiyatro gibi etkinliklerle çoğu mimarlık bölümü öğrencisi olmak üzere farklı tasarım disiplinlerinden öğrencileri bir araya getiren ve farklı pencereler açmayı amaçlayan bir etkinliktir. Türkiye’nin birçok şehrinden başta Mimarlık bölümü olmak üzere Endüstriyel Tasarım, İç Mimarlık, Moda Tasarımı, Grafik Tasarım gibi çok çeşitli bölümden öğrenciler katılmıştır.
Geçtiğimiz dokuz yılda 2700’ün üzerinde başvuru alan etkinlik; bugüne kadar 1000’in üzerinde katılımcı, 120 profesyonel atölye yürütücüsü ve onlarca farklı tasarım disiplininden atölyeye ev sahipliği yapmış, 2016 ve 2018 yılında yurt dışından gelen yürütücülerin katılımı ile uluslararası bir boyuta taşınmıştır. 2021 yılında ise Covid-19 Salgını sebebi ile çevrimiçi platformda düzenlenmiştir. 2022 yılında Bademlik Kampüsü’ne geri dönen ve ardından deprem sebebiyle ara verilen festival, bu yıl yeniden Bademlik Kampüsü’nde gerçekleşecektir.
Tema Metni: “RE-/”
“…there is no form, since form is immobile and the reality is movement.
What is real is the continual change of form: form is only a snapshot view of a transition.” *
H. Bergson
Dünya var olduğu günden bu yana sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Sürekli aynı olduğunu varsaydığımız “gündelik hayat”** bile tüm rutin ve alışkanlıklara rağmen mikro ölçekte değişim ve dönüşümün zaman-mekanıdır.
Hele ki “iç tutarlılığı olan, çelişkisiz kültürel varoluş yanılsamasının yıkımı”*** olarak tanımlanabilecek modern dünyanın yarattığı deneyim ortamında değişim ve dönüşüm şüphesiz kaçınılmazdır. Her nesne, imge, kavram ya da değer… (değişmeyeceğini varsaydıklarımız bile) icat edildiği ana sıkışmış katı ya da mutlak bir form değil, sürekli yeni anlam yüklenen canlı, akışkan, bir formasyon olarak değerlendirilmelidir.
Bugün içerisinde bulunduğumuz koşullarda öğretilerimiz, anlamaya çalıştığımız geçmiş ve sorumlu olduğumuz gelecek arasında mekik dokurken yeniden ve yeniden kurulmaktadır. Değerlerimizi yeniden düşünmemiz, önceliklerimizi yeniden formüle etmemiz ve yaptığımız şeylere yeniden anlam vermemiz gerekmektedir. Tüm bu kendini yeniden var etme süreci yaratıcı dürtüyü içerisinde barındırır… Ama!!!
Yaratıcı dürtüyü koşullayan değişim ve dönüşümün taşıyıcı özne-leri kim-ler/ne-ler olacak?
yeniden-/… bizi değişim ve dönüşüme açık dünyaları, kentleri ve toplumları hayal ve icra edebilmeye mi ulaştıracak?
Yoksa değişim ve dönüşüme direnç gösterecek yeniden katılaştırmalara mı yol açacak?
RE-action: Bildiğimiz dünya değişti. Hayal edebildiğimiz tek şey, kontrolden çıkan ve dünyamızı işgal eden şeylere nasıl tepki vereceğimizi veya dönüştüreceğimizi birlikte keşfedeceğimiz veya hatırlayacağımız bir yolculuk. Tepkinin kendisi bir üretim olabilir mi? Tepkilerimiz, değişimi mi talep eder, yoksa statükoyu koruma çabası mıdır? Reaksiyon, dönüştürücü bir güç olabilir mi? Tepki vermek, bireysel bir eylem midir, yoksa kolektif bir bilinç mi gerektirir?
RE-imagine: Kaynakların kıt ve değerli, önceliklerin tepetaklak olduğu kaotik bir ortamda neye benzeyeceğini bilmediğimiz yarınları düşlerken, bugünün ötesinde ulaşılacak tek bir yarının olmadığını da kabul ederek yakın ve uzak gelecek ‘x’ düşlemlerinde olası kimlikleri, kenti, tasarımı yeniden nasıl konumlandıracağız?
RE-generate: Tasarım ile bizi gerileme bataklığından çıkarabilecek yenilikçi itici gücü üretebilen, yeni ilişkiler bütününü kuracak, olası afetlere hazırlıklı, daha sürdürülebilir, akıllı ve yaratıcı yaşam tarzları üreten yeni bir oyun kurulabilecek mi? Bu oyunun kuralları ne olacak?
RE-cover: Dünya’daki yaşamın devam edebilmesi için doğa ile ilişkimizi yeniden düşünmeliyiz. Belki de iyileşme, “ötekinin” ister komşu ister orman ister kent olsun kabulüyle yeniden harekete geçeceğimiz ve daha eşitlikçi, adil, sürdürülebilir bir dünya yaratmaya başlayabileceğimiz noktadır. Değişen ihtiyaçlar ve koşulların var olana tavrı ne olacaktır? Var olanı korumak, iyileştirmek, geri kazanmak nasıl yaklaşım biçimleri doğurur? Zaten zarar verdiğimiz şeyleri onarmanın ötesinde doğaya olumlu katkıda bulunabilir miyiz?
RE-settle: Tasarım süreci içinde yer alan her durum, yeniden başlamak üzerine kurulu stratejiler ve merakla şekillenirken, yeniden yerleşmenin getirdiği stratejiler neler olacak, nelerden beslenecek? Yıkımın beraberinde getirdiği yeni tasarım verileri neler olacak?
Kayıt olmak için tıklayın.
Kaynaklar
*Aktaran, Kwinter, S. (2002, s.33). Architectures of Time. Cambridge, Massachusetts: MIT Press.
**Lefebvre, H. (2007). Modern Dünyada Gündelik Hayat. Gürbüz (Çev.) 2. Baskı. İstanbul: Metis Yayınları.
***Tanyeli, U. (2015, 352). İstanbul mimarisinde radikal değişim evresi: XVIII. ve XIX. yüzyıllar. Antik Çağ'dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi içinde (ss. 312-364). İstanbul: TDV İSAM & İBB Kültür AŞ. Yayıncılık.